Atatürk, İstanbul’a gelerek
13 Mart 1899’da
Harp Okulu’ndaki
eğitimine başladı. Apolet numarası 1283’tü. Okula başladıktan 2 ay
sonra arkadaşları arasında sivrilerek sınıf çavuşu oldu. Burada
yıllarca dost kalacağı arkadaşları
Ali Fuat Cebesoy ve
Asım Gündüz’le tanıştı.
Harp Okulu’ndaki birinci yılı gençlik hayalleri ve çok sevdiği
İstanbul’un çarpıcı havası içinde geçiveren Atatürk, sınavlarını
başarıyla vererek ikinci sınıfa başladı. İlk yıl, ağırlığı sosyal
hayata vermesine rağmen oldukça başarılı olan Atatürk, İkinci ve üçüncü
sınıflarda dersleriyle çok daha fazla ilgilenmeye başladı. Zira Harp
Okulu’nda dereceye girmek oldukça önemliydi. Çünkü kurmay sınıfına
ayrılmak okulda üstün başarı göstermekle mümkündü. Atatürk, 3. Sınıfta
459 öğrenci arasından 8. olarak dereceye girdi ve kurmaylığa hak
kazandı. Sicil numarası 1317-P.8(1901-P.
’di.
Mustafa Kemal
10 Ocak 1902’de teğmen rütbesi ile
Harp Akademisi'nde öğrenimine başladı. Sınıfta topçu ve süvari okullarından gelenlerle birlikte 43 öğrenci vardı.
Mustafa Kemal Harp Akademisi'nde iken onun üstün niteliklerini ilk keşfeden
Osman Nizami Paşa olacaktı. Paşa, Ali Fuat’ın babası
İsmail Fazıl Paşa’nın evinde kendisini mahçubiyetle dinleyen Atatürk’le konuşup şunları söylemişti;
Gelecek günler Osman Nizami Paşa’nın görüşlerini haklı çıkaracaktı.
Harp Akademisi’nin öğretmenleri dil bilen, iyi yetişmiş ve seçkindiler.
Akademideki sınıf arkadaşı Asım Gündüz’e göre, Atatürk Fransızcasını
ilerletmek için Fransız bir bayandan ders aldı. Bu dönemde
Paris’teki
Jön Türkgazeteleri ile Fransızca gazetelerini getirtiyor ve arkadaşlarını
etkilemeye çalışıyordu. Siyasal düşüncelerinin Harbiye Okulu’nda
olgunlaşmaya başladığını söyleyen Atatürk, bir yandan öğreniminde
başarılı olmak için sürekli çalışıyor bir yandan da ülkenin kaderine
kafa yoruyordu. Zira ülkenin siyasetinde yanlışlar olduğunu fark
etmişti. Ülkedeki yanlışlar hakkında herkesin bilgi sahibi olmasını
isteyen Atatürk, Harp Okulunda başladıkları el yazısı ile gazete
hazırlama işine geri döndü ve gazete çıkarmaya başladı. Gazete az
kullanılan bir dershanede hazırlanıyor, elden ele dolaştırılıyordu.
Konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi;
Ancak bir süre sonra durum Mektepler Nazırı
Zülüflü İsmail Paşatarafından öğrenildi. Bu durumla ilgili bilgi alan akademi komutanı bir
gün ansızın dershaneye bir baskın yaptı ve öğrencileri suçüstü
yakaladı. Komutan konu hakkında takibat yapmayıp sert bir ihtarla
yetindi. Fakat Atatürk ve arkadaşları faaliyetlerine ara vermediler.
Bir ev tutarak gazeteyi çıkarmaya devam ettiler ancak bir muhbir
tarafından ele verilerek tutuklandılar. Meslek hayatlarını söndürmeyen
ancak birkaç ay hapiste kalmalarına neden olan olay sonrasında serbest
bırakıldılar. Mustafa Kemal
11 Ocak 1905’te
üç yıllık notlarının toplamına göre akademiyi beşinci olarak bitirdi.
Atatürk, Harp Akademisi yıllarını yabancı dilini geliştirerek, Namık
Kemal’in düşüncelerini izleyip, bunları okul içinde yayarak geçirdi.
Askeri eğitimi boyunca yabancı dil, şiir, dans, hitabet gibi o dönemin
askeri öğrencisi için pek de alışık olunmayan konularla ilgilendi.